29 Nisan 2008 Salı

* GİTTİN


Gittin.. camlar kırıldı
Gökyüzünde çarmıha gerildi yıldızlar
Sözcükler mahzundu.
Bu yük çok ağır hayatın kollarında
Ve çok küçük anlarda
Saklı, yenik, ezik ve kırgın
Nasıl taşınır bu yük
Ağır ve kötü bir ur
Her gün tıkarken hayatın atardamarını
Sensiz, nasıl bulunur izi kaybolmuş bir yol.
Gittin.. bu şehir şimdi
Terkedilmiş bir köy, harabe
Bir mumun son alevinde.
Dağınık yataklara benzeyen odalarda
Ölüm kokuyor ajanslar, açlık, çığlık, cinnet
İz düşümü bir deli gözün
Ki o tutmuş ucundan, küfre dönük her sözün
Zaman, dönüp dolaşıp
Aynı yerde biriktiriyorken kirli kanını
Sensiz, ışığı firar geceler nasıl biter
Gittin.. yabanıl bir hasret takvimlerde
Yaralı gözlerin düşer yollarıma
Alır basarım dudaklarıma
Ne zaman ölümü düşünsem
Ellerin ateş olup düşüyor ellerime
Sesim bir yenilgiden dönüyor
Saçımın her telinde
Yanlış bir işgal
Ve gözlerimde sızı
Sensiz, depremlerde dünya
Nasıl döner.
Gittin.. bütün asmalar bağ bozumunda şimdi
Tek bir gül diktim toprağa
Gülü boyuyoruz çocuklarla
Sen giderken de yanıyordu yıldızlar
Bir bardak çay avuçlarımızda
Bölüşüyorduk cinneti, dağlanırken
Göz pınarlarımızdaki yaş
Bu yük çok ağır kollarımda.
Yüzümü camlara dayıyorum
Yüzüm yitiyor, yüzümü bulamıyorum
Sensiz, nasıl çıkılır hayatın çukurundan
Gittin.. Ankara yağmur şimdi
Kil rengi bir ay, gözlerinden ışıdı
Gecenin bütün tonları ağladı.
Kitaplarıma da yasak koydum artık
İçli bir rapsodi gibi hayat, anlatmayın
Suskuya inat bir eylem yapacağım
Yenilgilerini diyorum, yaşanmışlığın
Kızılay meydanında yakacağım
Çoğalacağım.. çoğalacağım.. çoğalacağım
Tabansız bir dünyayı yok ederken
Sensiz, bu zafer nasıl kutsanır.
Gittin.. ıssız duvarları okşadım usulca
Bir kuş geçti içimden bozkıra
Kefilim şimdi gecenin bütün suçlarına
Biz haritalara gökkuşağı çizerdik
Maskelerdik buz kesmiş her bir sabahı
Kırağılar çiçeklenirdi dağ başlarında
Renklerinden hasret armağandı, analara
Ki o çocuklar;
Ömürsüz hayata dönük yüreklerin deseniydi
Gülüşlerini öper
Arındırırdık onlarla gövdelerimizi
Sensiz, nasıl takılır saçlarım bulutlara
Gittin.. biliyorum dönüşünden tanıyacağım
Yaşanmamış düşler benim yanılgım olsun
Çığlık, deprem, cinnet biraz durun
Ah çarpan bir yüreğin, gezgin acıları
Usta alıcı, toy satıcı
Koşturuyor şimdi atını kavuşmalara
Bıçağın ucunda bilenirken hayat
Dedindi; hezaren çiçeğini tanır mısın?
Güzelliğinde zehir yazgılı
Her güzellik bedeliyle mi gelir?
Ödenir aşkın da bedeli...
Gittiğinde.. sesini sakladım, gözlerimden aktı.

Selma Ağabeyoğlu

Hiç yorum yok:

ZİYARETÇİ DEFTERİNE SİZDE BİRŞEYLER YAZMAK İSTER MİSİNİZ ?
Image Hosted by ImageShack.us